|
Diş doktoru korkusu (Dentafobi), ruhsal olarak diş doktoruna gitmekten korkma yahut hoşlanmama üzere mantık dışı endişeleri içerir. Bu dehşetler, diş tabibi koltuğunda geriye yanlışsız yatırılma, ellerin yahut öbür diş aletlerinin ağzın içine sokulması, iğne korkusu ve kullanılan aletlerin steril olmayacağı niyetiyle, HIV ve hepatit üzere bulaşıcı Türlü hastalık ve mikropların kapılabileceği dehşetlerinden oluşabilir. Ayrıyeten geçmişte yaşanan Kötü deneyimler yahut Üzücü izlenimler de bu fobiyi oluşturabilir. Diş doktoru korkusunu pekiştiren birtakım sinemalar ve karikatürler de hastaları ön yargılı olmaya itmektedir. Ekseriyetle mizah konusu olarak kullanılmasına rağmen Özellikle çocuklarda yanlış tesirleri olabilmektedir. Bu nedenle bu üsluptaki sinema ve mizah anlayışından kaçınılmalıdır. Bilhassa çocukların bu Cin sinema ve mecmualardan Irak tutulması gerekmektedir. Bu aksiliklerin yanında tedavi sırasında ve sonrasında ortaya çıkan ağrı ya da öbür Türlü sorunlar diş doktoru dehşetinin kaynağını oluşturabileceği üzere hiçbir tecrübe yaşanmadan sadece öbürleri tarafından anlatılan diş kıssaları ve bu Cin duyumlar ile de diş tabibi korkusu geliştiren bireyler bulunmaktadır. Bu durum şahısların diş tabibine gitmelerini engellediğinden ortaya Fazla daha Önemli diş meseleleri çıkmakta ve giderek büyüyen meseleler nedeniyle de diş doktoruna gitmek zorunda kalan şahıslar daha uzun müddet ve daha Fazla sayıda tedavi süreçlerine maruz kalmaktadır. Bu süreçlerin diş sorununa bağlı olarak uzaması ve bireye sorun vermesi de diş doktoru korkusunu pekiştirmektedir. Peki bu durumda neler yapabilirsiniz? Hepimizin bildiği ve bize önerildiği üzere sağlıklı bir gülüş için en az altı ayda bir olmak üzere bir diş tabibine giderek ağzımızı ve dişlerimizi Denetim ettirmemiz gerekmektedir. Çocukların diş doktoruna alıştırılmaları için Ufak yaşlarda diş tabibine ” tanışma ” maksadıyla götürülmeleri tavsiye edilir, hatta bu tanışmalar onların ıslak günleri üzere Özel günlerine denk getirilebilir yahut Fazla sevdiği bir yere gitmeden Evvel cümbüş niyetiyle diş tabibine götürülebilirler. Böylelikle birinci tecrübesinde çocuk ağrısız ve korkusuz bir gün geçirir. Daha sonraki seanslarda ise Mümkün olduğunca ağrısız müdahaleler yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki çocuklar yalnızca canlarının yanıp yanmadığını bilir. Olayları gerçek bir biçimde yorumlayamazlar. Bu nedenle yapılacak tedavilerin vakte yayılarak yapılması , çocuğun diş tabipleri ile ilgili Olumsuz izlenimler edinmemesini sağlar. Bunun sonucunda diş tabibi dehşetinin geliştiği en Değerli periyotlar sağlıklı bir halde atlatılır. Gelişen teknoloji hastaların ağrı duymaması için bir Fazla alternatif sunmaktadır.Bu nedenle günümüzde hastalar pek ağrı ile karşılaşmamaktadır. mesela teknolojinin gelişmesiyle diş hekimliğinde anestezi hedefiyle kullanılan iğnelerin uçları, çapları bir milimetreden daha az olacak halde (0.35-0.40 mm) yapılmaktadır. İğnenin çapının Fazla ince olması nedeniyle hasta birçok Vakit iğneyi hissetmemektedir. Ancak Yeniden de endişelenen hastalar için iğne yapılmadan Evvel sprey biçimindeki yüzeysel anestezikler kullanılarak iğnenin hiç hissedilmemesi sağlanabilir. Ağrısız bir tedavinin birinci kuralı , anestezidir. Bu nedenle iğneden korkan bireyler gerçekte Fazla az hissedecekleri yahut hiç hissetmeyecekleri bir süreçten, yani anesteziden kaçarak Fazla daha Çok hissedecekleri bir ağrıyı yaşayabilirler. Her şeye karşın, yaşantımızda her Vakit için diş doktoruna gitme olasılığımızın bulunduğu ve hoşlanmadığımız bu üzere durumlarla karşılaşmak zorunda kalabileceğimiz gerçeği göz gerisi edilmemelidir. SAĞLIKLI GÜNLER DİLEĞİ İLE |
Yorum Yok