Kanserin en Kıymetli nedeni
DNA Hasarı
DNA ve gen haritaları üzerinde yapılan çalışmaların getirdiği ufacık yenilikler, sıhhat ve tedavi açısından Aka ümitler yaratıyor. Hastalıkların Temel kaynağının DNA hasarı olduğu artık biliniyor. Her Cin kanser ve dejeneratif hastalıkların günümüzde inanılmaz boyutta artması bir tesadüf değil. Bu durum; artan DNA hasarının bir sonucu. çok güvendiğimiz anti-oksidanlar ise tam olmamakla birlikte kısmi bir müdafaa sağlarken DNA hasarlarını tam olarak önleyemiyor. Halbuki sağlıklı ömrün devamı için ortaya çıkan DNA hasarlarının onarılması gerekmektedir. Başta Japonya olmak üzere bir Fazla ülkede DNA hasarlarının tamiratını destekleyen AC-11 isimli bir bitkisel ekstre yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bilhassa Japonya'da birinci kullanılmaya başlandığı 2009-2010 yıllarında Cilt bakım eserlerinde en Fazla kullanılan birinci 10 unsur içinde yer almıştır. Bunun için Hür Radikaller ve anti-oksidanlar Araştırma Derneği Yönetim Şurası Üyesi Dr. Yaman Er, DNA hasarının nasıl oluştuğu, hangi hastalıklara yol açtığı ve korunma usulleri hakkında bilgi veriyor!
Ömür uzunluğu sağlıklı olmamız için Gerekli bütün bilgi ve kodları taşıyan DNAmız, sıhhatimizin yol haritasıdır. DNA'mızdaki eksilmeler, kırılmalar manasına gelen DNA hasarlarının İç ve Hariç olarak iki kaynağı vardır. Hariç kaynaklılar: Kolaylıkla iddia edilebileceği üzere; Güneşten aldığımız UV ışınları, ziyanlı kimyasallar içeren Besin katkıları, Etraf kirliliği, keder ve gerilim iken, İç kaynaklılar ise hayret verici de olsa canlı ve sağlıklı olmamızı sağlayan metabolizmamızın ta kendisidir. Yani bir yandan bize canlılık veren metabolizmamız, diğer yandan DNA'mıza ziyan veren özgür radikalleri üreterek bizi yaşlandırır. Bu nedenle DNA hasarı olmayan insan olmaz. Anti-oksidan sisteme karşın, her gün her bir hücremizin çekirdeğinde yaklaşık 10.000 DNA hasarı oluşmaktadır. Sağlıklı kalabilmek, kanser ve dejeneratif hastalıklara karşı korunabilmek, hatta yaşlanmayı geciktirebilmek lakin; korunmak ve DNA tamiratını artırmak ile mümkündür.
KORUYALIM, ONARALIM !
-İşte ilim adamları bu hususta çalışmalarını ağırlaştırmış durumdalar.
Bizi canlı tutan DNA'ya saldıran hür radikalleri önlenmek için kullandığımız anti-oksidanların kâfi olmaması nedeniyle DNA hasarları birikir ve vakitle; yaşlanma, kanser, metabolik hastalıklar ve kronik hastalıklar ortaya çıkar.
-Buna karşılık hafif sporlar yapmanın ve içinde AC-11 üzere bedenin DNA onarıcı sistemini destekleyen doğal eserleri kullanmanın faydalı olduğu gösterilmiş. Bu nedenle Cilt bakımında da AC-11 içeren eserleri tercih etmeliyiz.
tamir kapasitemizi doldurmamak için ziyanlı alışkanlıklar ve dışarıdan gelen ziyanlı ögelere karşı korunarak bedenimize ve onarıcı sistemimize Yardımcı olmalıyız. Zira sadece anti-oksidanlar korunmaya yetmemektedirler. Sağlıklı beslenmeli, ziyanlı alışkanlıklardan kurtulmalı, çevresel zehirlerden Irak durmalı ve güneşin Olumsuz tesirlerine karşı korunmalıyız. Cilt bakımında da DNA tamirini destekleyen kremleri tercih etmeli ve Temel Cilt bakımı yapmalıyız.
Yorum Yok